Fotoğrafa Dair
...ve fotoğraf, artık benim için yaşam biçimi!
Ve fotoğraf, yaşam programımın ana ve başlangıç maddesi.
Fotoğraf ortamları, galeriler, sanat kurum ve kuruluşları
öncelikli mekanlarım . İzlemediğim bir sergi, sunuş, ya da okumadığım bir yayın,
veya sahip olamadığım albüm, katalog olursa uykum kaçar.
Dergiler, bültenler gecikirse tedirgin olurum.
“... fotoğrafları amaçlarına göre değerlendiririm,
yeter ki fotoğrafın fotoğraflığına uysun...”
“… biçimlenmemişler, biçimlendiremezler!”
“...çekim, yapım ve sunuş teknikleri/yöntemleri önemli değil,
yeter ki ortaya çıkarılan/gösterilen işler/fotoğraflar;
düşünce ürünü ve tasarlanmış olsun, sunan, sunulan
yaptığı işin bilincinde olsun, ciddi ve saygın tutum sergilesin...”
“…Güneş’i kovalamayın. Güneş’i dünya ve ay kovalıyor.”
Yaşamın farkında, çağdaş, donanımlı olmak,
akademik ortamda/yöntemlerle eğitim, olmazsa olmaz koşullar.
Biri eksik olunca -oluyor da- olmuyor da,
bu coğrafyanın aşıladığı hoşgörülü yaklaşımla,
düşünce üretmeyen, sağlam bir dünya görüşü olmayanların,
rastlantısal işlerini ve -başarılarını-, mesleksel uygulamalarını da kutluyoruz.
Derinlik içermeyen, yüzeysel, kurallara bağlı, dekoratif, illüstratif,
basitçe tekrarlayan okazyon estetikli, kelepir işleri alkışlıyoruz çoğu zaman.
“… Başkalarının rehberliğinde/tanımlı yolculuklara çıkan.
Başkalarının işlerini tekrarlar.”
“Fotoğraf çekmek”, “Fotoğrafçılık yapmak”, “Fotoğraf insanı olmak”,
“Fotoğrafik malzeme ve yöntemleri kullanarak,
özgünlük iddiasıyla, estetik kaygılarla toplumsal heyecanlar yaratmak,
gündem oluşturmak, öncü mesajlar vermek için ,
Güneşi kovalayarak değil, kendi ışığını yaparak, toplumları ilgilendiren
yeni, yeniden işler üretmek ve sunmak” farklı şeylerdir! Karıştırmamak gerekir.
“Albenili "Kır çiçekleri" nden düzenleme (aranjman) yapabilirsiniz!
“ Ancak farklı yapılanmalarını/renklerini/kokularını ve dayanırlıklarını iyi değerlendirmeniz gerekir”
“...yaşamımızdan kesitleri, gelecek kuşaklar için belgelemeye
çalışırken...” Kreatif arayışlara da yönelebiliyorum.
Işığın oluşturduğu, bu güçlü dilin referanslarını;
bazen doğrudan yalın şekliyle/yaklaşımla,
bazen de başkalaştırarak, yolundan çıkartarak, şifreleştirerek,
(...sanat, doğadaki güzel bir şeyin tasarımlanması değildir,
doğada ki herhangi bir şeyin güzel tasarımlanmasıdır.) diyen I. Kant’a katılarak kullanıyorum.
“Başkalarının ayak izlerine basarak ilerleyenler; iz bırakmaz”
Çağımızın halen en etkin dilinin/olgusunun,
İyilikler, güzellikler ve barış için kullanılması dileğiyle.
7 Haziran 2002, Ankara, Mehmet Arslan GÜVEN